Çocukken Kars’ın hekatlarını, mesellerini, aşıklarını ve türkülerini dinlerdi. Ankara’da büyürken fen bilimleri ve matematiği eğlenceli oyunlar gibi oynarken, kalbi edebiyat ve sanatla atardı. Hayat ona bir hediye verdi; Bunların hepsini içinde barındıran Mimarlık’ı İTÜ’de okudu. Mimar olarak, mekan yaratırken hep hikaye kurdu. Şimdilerde hikaye anlatırken onların mekanını kurmayı düşlüyor. İki şeyi birbirine çok benzetiyor! Düşle gerçek… Hayalle rüya… Kim biliyor farkını?
Asiye Cengiz